Milenyumla birlikte Premier Lig’in marka değerinin artması İngiliz futbolunu bambaşka bir noktaya taşıdı. Tüm bu gelişmeler Championship ve diğer EFL liglerini de etkiledi. Türk oyuncular, teknik direktörler hatta iş insanlarımız İngiliz futbolunda etkili olmak adına oraya gitti. Onlardan biri de bu yaz Cardiff City’ye giden Erol Bulut oldu. İngiliz futbolunun üst seviyesinde görev yapan ilk Türk teknik direktör olan Bulut ve öğrencileri lige hiç de fena başlamadı. Peki, başarının sırrı ne? Birçok açıdan bunu size açıklamaya çalışacağım.
“Bu yaz bize menajer pozisyonu için tüm Avrupa’daki adayları değerlendirmemize fırsat verdi ve sürece zamanımızı ayırdığımız için bizi ileri taşıyacak en iyi seçeneği seçtiğimize eminim.”
“Erol’un oyuncu ve teknik direktör olarak engin bir tecrübesi var. Şampiyonlar Ligi oynadı ve bugüne kadar Avrupa takımlarında 200 lig maçı yönetti. Bugün için bu seviyede bir tecrübeye ihtiyacımız vardı ve bence kadromuzu paha biçilmez şekilde geliştirecek.”
“Erol’un başarıya olan hevesi ve açlığı beni çok etkiledi. Konuştuğumuzda onun yoğunluğunun ve sıkı çalışma ahlakının kulübümüze geri getirmek istediğimiz kültürel karakterle eşleştiğini gördüm.”
“Avrupa futbolundaki inanılmaz özgeçmişi Cardiff City’de daha önce görmediğimiz standartta bir menajerlik tecrübesini gösteriyor. Bu alandaki tecrübesi umarım ki bizi ilerleyen yıllarda daha üst profile taşıyacak ve oyuncu standardımızı yükseltecek.”

Cardiff City’nin sahibi Vincent Tan, Erol Bulut’un neden kulübün başına getirildiğini bu övgü dolu demeçlerle açıklamıştı. Belki bazı söyledikleri sizin için garip geliyor olabilir. Biz Türk futbolseverler daha çok Fenerbahçe’nin başındaki 20/21 sezonunu hatırlasak da hoca aslında iyi bir teknik direktörlük performansına sahip.(Ve elbette harika bir futbolculuk geçmişi de var.) İlk tecrübesi olan Malatyaspor’da takımı Avrupa potasına taşımıştı. Akabinde Alanyaspor’da da benzer bir performans sergiledi. Takım tarihinde ilk kez Türkiye Kupası finaline çıktı. Bakasetas, Siopis, Onur Bulut gibi isimleri Alanyaspor’a getiren de oydu. Kulübün bu isimlerden ciddi gelirler elde ettiği ve oyuncuların bugün geldiği nokta herkesin malumu. Fenerbahçe dönemiyse başlı başına yazı konusu olabilecek bir dönem. Kadro mühendisliği, kendisinin oynatmak istediği oyun gibi sebepler sezonu tamamlayamamasına sebebiyet verdi. Gaziantep FK gerçekten kötü hatırlanabilecek tek dönemi olabilir ancak orada da oyuncuların maaşını alamaması gibi durumların olduğu hoca gittikten sonrasında ortaya çıkmıştı.
Championship zorlu bir lig ve Erol Bulut teknik direktörlük kariyerinde ilk kez yurt dışında çalışacaktı. Dolayısıyla hocanın işi kolay sayılmazdı. Buna rağmen Erol Bulut ve öğrencileri beklentilerin ötesine geçerek Championship’te play-off potasına oldukça yakın seyrediyorlar. Bu birçok açıdan kayda değer bir durum ve aslında neler olup bittiğini anlatmak adına bu yazıyı yazmak istedim.
Öncelikle oyun anlayışını konuşalım. Erol Bulut kariyeri boyunca topa sahip olma hocası olarak ün salmadı. Hatta Fenerbahçe kariyerinde bunun üzerinden çok sertçe eleştirildiğini hatırlayacaksınızdır. Cardiff City ile üç aşağı beş yukarı aynı şeyi yapmaya çalıştığını gördüm. Takımın ana planının geçiş hücumlarında uzmanlaşmak olduğunu düşünüyorum ama bunun için daha çok yol kat etmeleri gerekiyor. İyi bir denge oyunu oynuyorlar şu an. Savunma tarafında da genelde iyi iş çıkardıkları bir gerçek. Sunderland deplasmanında 1-0 galip gelirken rakip ciddi pozisyonlardan yararlanamadı. Ligin iyi takımlarından Ipswich Town’a karşı deplasmanda 2 farkla öne geçip kaybettikleri mücadele için de benzer şeyleri söylemek mümkün. O geri dönüşün sebebi Ipswich’in tempoyu arttırmasının yanında Cardiff savunmasının yaptığı hatalar oldu. Ne var ki tüm bu söylemimi terse çıkaracak maçları da var. Mesela 2-0 kazandıkları Roterham maçında topa çok daha fazla sahip olan ve neredeyse pozisyon vermeyen bir Cardiff vardı. Özetle 46 maçlık bir maratonda ve farklı oyun tarzlarına sahip ekiplere karşı oynadıkları bir ligde hoca da aslında bazen nabza göre şerbet veriyor. Oyun anlayışı anlamında eleştirilebilecek konu oyunun hızı olabilir. Oyun hızlanmaya başladığında set oyunu kısmında da geçiş kısmında da daha iyi yerlere geleceklerine eminim.

Diziliş olarak farklı şeyleri denemeyi seven biri Erol Bulut. Fenerbahçe ve Alanyaspor’un başındayken 4-2-3-1, 4-1-4-1 hatta nadir de olsa 4-4-2’yi kullanmıştı. Gaziantep FK’deki döneminde de üçlü savunma üzerine bir yapı kurmaya çalışmıştı. Cardiff City’deyse daha çok dörtlü savunma kurgusu söz konusu.(Halihazırdaki diziliş 4-3-3 ancak Ramsey varken 4-2-3-1 ilk tercihti.) Goutas-McGuiness ikilisine daha çok güvendiği anlaşılıyor stoper hattında. Championship’in en iyi savunma ikilisine aday bir performans sergiliyorlar. İkili savunma kalitelerinin yanı sıra duran toplardan da gol katkısı verdi takıma. Hocanın bekler Perry Ng ve Collins’i çizgiye bastırarak oyuna genişlik katmaya çalıştığını görüyoruz aynı zamanda. Cardiff’in oyunu hücuma taşınmasında önemli roldeler. Erol Bulut özellikle Perry Ng’den çok iyi faydalanıyor.(O ve sağ stoper Goutas Championship’in 11 hafta boyunca olan en iyi ilk 11’ine girmeyi başardı hatta.)
Orta alan kurgusuna geldiğimizde ise tercihinin daha çok üçlü orta sahadan oluştuğunu söylemek mümkün. Erol Bulut’un Türk futboluna kazandırdığı isimlerden olan Siopis burada kritik rolde. Siopis lig başladıktan birkaç hafta sonra takıma katıldı. O gelene kadar Erol Bulut 6 ve 8 numaralarının kim olacağına tam anlamıyla karar verememiş gibiydi ve bir anlamda denemeler yapıyordu. Siopis hem onun Alanyaspor döneminde hem de Trabzonspor’un şampiyon kadrosunda ön libero oynadı. Erol Bulut da onu alışkın olduğu rolde kullanıyor doğal olarak. Oyunun savunma tarafına kattığı dirençle öne çıkan Siopis bunu başkent ekibinde de iyi yapmaya devam ediyor. Kalan iki oyuncu şuan için Ralls ve Wintle ama Ramsey sakatlanana kadar Galli yıldız hücumun lideriydi. Ramsey gibi yıldız bir ismin takıma olan katkısını görmek zor olmasa gerek, özellikle 10 yıl aradan sonra Swansea’ye karşı gelen derbi galibiyetinde başroldeydi. Ralls ve Wintle, Ramsey- Siopis ikilisinin yanındaki üçüncü adayları gibi aslında. En azından hocanın kafasındaki ana düşünce bence bu. Ramsey yokken Wintle hücuma dönük orta saha olarak oynadı.(Ramsey gibi 10 olmasa da 8 denebilir.) Wintle’ı ise net rolle ifade etmek zor. Bazı maçlar Siopis’in yanında ikinci 6 numara olarak oynamış, bazen de Wintle’a yaklaşarak rakip yarı sahaya daha çok gelmiş. İki oyuncu hakkında da derin bilgiye sahip olmasam da izlediğim kadarıyla doğru rollerin verildiğini düşünüyorum.

Hücum hattında da kaliteli ayaklara sahipler. Ike Ugbo ve Keny Etete değişmeli olarak santrforda görev yaptı 11 maç boyunca. İkisi de kafa toplarında etkili, güçlü yani bir nevi pivot forvet gibiler. Sağ kanatta görev yapan Tanner’a dikkat etmenizi tavsiye ederim, bence Premier Lig’de başaltı takımlarda oynayabilecek bir potansiyeli var. Sol taraftaki Ahearne-Grant de Championship seviyesinde iyi iş çıkarmış oyunculardan. WBA ve Huddersfield formasıyla yüksek gol sayılarına ulaştığı sezonlar var ve Cardiff hücumda daha hızlandığında benzer gol sayılarına yaklaşabilir Ahearne-Grant.
Özetle Cardiff City- Erol Bulut birlikteliği gerçekten bir şeyler vaat ediyor insanlara. Sosyal medyadan kulübü takip ediyorum, yorumları okumaya çalışıyorum. Gördüğüm şey insanların seneler sonra oynanan oyundan ve alınan skorlardan memnun olduğu. Tabii ki eleştirilecek noktalar var. Hoca en son oynadıkları Watford maçından sonra “İlk 35 dakika çok iyiydik, sonra ne olduysa kaybolduk.” minvalinde bir demeç bile verdi zaten. Yazının başında kulüp sahibinin de söylediği üzere gerçekten başarıya olan açlığını ve hırsını görmek mümkün. Ayrıca ana dili İngilizce olmayan biri için kendisini İngilizce’de gayet iyi ifade ettiğini düşünüyorum. İngilizce, Yunanca ve Almanca bilmesi bu işi almasında önemli rol oynamış olsa gerek.
Elit futbol liglerinde maalesef Türk antrenör sayısı az. O açıdan Erol Bulut’un yaptığını çok değerli görüyorum ve başarılı olmasını umut ediyorum. Hocaya sezonda başarılar diliyorum ve elit liglere çok daha fazla antrenör göndermemizi umuyorum.
“Ada Futbolunun İlk Türk Hocası” için 2 yanıt
Mükemmel bir yazı.
Okuması aşırı keyifli bir yazı olmuş.