Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Galatasaray, Devler Ligi’ndeki ikinci maçına Düşler Tiyatro’sunda Manchester United karşısında çıktı.
RAMS Park’ta oynanan ilk Şampiyonlar Ligi’nde maçında Kopenhag karşısında alınan sonuç biraz hayal kırıklığı olsa da takımın 2-0’dan gösterdiği reaksiyon ve kadronun yetenek skalası gelecek için umut vericiydi.
Açıklanan kadrolara baktığımız zaman Okan Buruk, Old Trafford’da maça Galatasaray’a geldiğinden beri standart dizilişi olan 4-2-3-1 ile çıktı. Son zamanlarda gösterdiği performansla formayı Nelsson’dan alan Davinson Sanchez, bu maçta da Abdülkerim Bardakçı’nın stoper partneriydi. Orta sahada bu sezon alışılagelmişin dışında Kerem Demirbay veya Oliveira yerine Kaan Ayhan’ı Torreira’nın yanında geride tutucu bir rolde başlattı. İleri hat ise Ankaragücü’ndeki dörtlü ile aynıydı.
İlk Yarı
Okan Buruk’un geldiği günden beri takımına uygulattığı futbol mantalitesi, Old Trafford deplasmanında da aynıydı. Galatasaray maçın ilk saniyelerinden itibaren çok kişiyle rakip kaleci Onana’ya kadar baskı uyguladı. Ne kadar kaliteli ayaklara sahip olsa da United topla çıkmaya çalışırken zaman zaman sıkıntılar yaşadı. Galatasaray maça ne kadar iyi başlasa da Davinson
Sanchez’in milimetrelerle ofsaytı bozması sonucu arkaya atılan bir topla Rashford’ın asistiyle Hojlund topu ağlarla buluşturdu. Galatasaray adına belki de günün anahtar kelimesi olacak olan “konsantrasyon” ne kadar geriye düşmüş olsak bile hiç kaybedilmedi ve henüz 6 dakika sonra ilk yenilen golde hatalı olan Sanchez’in savunma arkasına attığı pasta topla buluşan Zaha, sol bek Dalot ile boğuşup topu kurtardı ve nefis bir son vuruşla skoru eşitledi. 36. dakikada Zaha, karşısında oynayan Dalot’a çok önemli bir sarı kart aldırdı.

İkinci Yarı
İkinci yarı başlangıcında Eric Ten Hag, Hannibal Mejbri’yi oyundan alarak Eriksen’i oyuna dâhil etti. Bana göre bu değişiklik bizim adımıza sevindirici bir olaydı. İlk 45 dakikada Hannibal temposu ve pas kalitesiyle tehditler yaratmıştı. Takımın önde baskı oyununda kilit rol oynayan Torreira, 60. dakikaya kadar iyi bir performans vermişti fakat talihsiz bir sakatlık yaşayıp çıkmak zorunda kaldı. Torreira’nın yaşadığı sakatlık sonrası ilk iki değişiklik hakkını kullanan Okan hoca, etkisiz bir maç çıkaran Tete yerine Barış Alper ve Torreira yerine de Oliveira’yı dâhil etti. İkinci yarının başlangıcından itibaren Manchester United yaklaşık bir 20 dakika Galatasaray ceza sahasında çok önemli pozisyonlar yakaladı. Bunlardan birinde korner sonrası kontra atakta Rashford’un kale önünde Bruno Fernandes’e %100’lük gol şansı olarak attığı pası Sacha Boey geriden gelip enfes kesti. Merkezde yaşanılan problemler ve Sergio’nun attığı kötü pas sonrası dengesiz yakalanan Davinson kayıp yere düşünce boş alanı yakalayan ilk golün sahibi Hojlund tekrardan sahneye çıktı ve skoru 2-1 yaptı.

Konsantrasyon
Old Trafford’da iki kez geriye düşen Galatasaray asla konsantrasyonunu ve disiplinini kaybetmedi.
Bana göre ilk yarıda Galatasaray adına sahanın en kötüsü Kerem Aktürkoğlu, Hojlund’un takımını öne
geçiren golünden dakikalar sonra Barış Alper’in pasıyla ceza sahası içinde topla buluştu ve temiz bir son vuruşla skora tekrardan eşitlik getirdi. Son dönemde kurtardığı toplardan çok yaptığı hatalarla gündeme gelen Onana’nın, United’ın geriden oyun kurulumunda yaptığı bir pas hatasında Mertens araya girdi ve ceza sahasında kaleci ile 1’e 1 durumda iken Casemiro arkadan gelip Mertens’i indirip hem penaltı yaptırdı hem de kırmızı kartla oyundan atıldı. Bu anlar için yaşayan ve soğukkanlılığı ile bilnen Mauro Icardi, penaltıda topu dışarı vurdu. Kaçırdığı penaltı sonrası maçtan kopmayan Icardi, United savunmasının kötü dağılımında Davinson’un geriden kendisine attığı top ile kaleciyle karşı karşıya kaldı ve belki de çoğu santrforun deneyemeyeceği soğukkanlı bir son vuruşla takımını öne geçirdi. Birçok taraftar tarafından Kopenhag maçında kaybedilen 3 puanın sorumlusu ilan edilen Kerem, takımının yediği iki golde de hatası bulunan Davinson, öne geçme şansı ayağına kadar gelip penaltıyı dışarı vuran Icardi ve diğer Galatasaray oyuncuları düşüşleri ve yükselişleriyle mental anlamda çok önemli bir sınav verdi.

Sacha Boey ve Abdülkerim Bardakçı
Galatasaray’ın birçok oyuncusu çok önemli bir sınav verdi ama ben bu ikiliyi ayrı bir başlıkta ele almak istedim. Sacha Boey ilk dakikada Hojlund’a verdiği pozisyon dışında kusursuz bir maç oynadı.
Geçtiğimiz transfer dönemi adı büyük kulüpler ile anılmaya başlamıştı. Bu maçta Rashford’a ve daha sonrasında Garnacho’ya yaşattığı şeyler sonrasında dünya çapında bir sağ bek olduğunu kanıtlamış oldu. Kış transfer dönemi mi olur yoksa gelecek sezonun transfer dönemi mi olur bilemem ama bu maç ile birlikte yüksek meblağlar karşılığında önemli bir kulübe transfer olacağı bu maç ile garantilenmiş oldu.
Geçtiğimiz sezon yaşanılan şampiyonluğun kilit isimlerinden Abdülkerim, bugün de çok önemli bir sınav verdi. Bundan tam 3 yıl önce 1. Lig’de Altay forması giyen Abdülkerim, bugün Old Trafford deplasmanında ikinci Şampiyonlar Ligi maçında ilk başta sol stoperde ve daha sonrasında da Angelino’nun kenara gelmesiyle geçtiği sol bekte mükemmele yakın bir performans sergiledi. Çok güçlüydü ki ikili mücadelelerde hep ayakta kaldı ve merkezde birden fazla önemli hamlesi vardı. Ben çok eminim ki bu maçı izleyen her Manchester United taraftarı Victor Lindelöf yerine Abdülkerim Bardakçı’yı tercih ederdi.

Peki ya bundan sonrası?
Çekilen kura sonrası birçok kişinin umutsuz olduğu sonunculuk veya en iyi ihtimalle üçüncü olacağı düşünülen Galatasaray, Old Trafford’dan aldığı 3 puanla birlikte ikinci maçlar sonrası grupta Bayern Münih’in arkasında ikinci sırada yer alıyor. Bu aldığı galibiyet ile gruptan çıkmak için çok önemli bir avantaj yakalayan Galatasaray, milli ara dönüşü sonrası Hakim Ziyech ve Tanguy Ndombele’nin de takıma dahil olmasıyla birlikte kendi evinde Bayern Münich karşısına çıkacak. Şüphesiz ki Bayern Münih’in ağır favori olacağı bir maç olacak ama Galatasaray bugüne kadar tarihinde böyle maçları sevmiştir. Belki çok ihtimali yüksek değil ama kapalı gişe muhteşem bir taraftar baskısıyla “Hayat bu, neden olmasın?”.

Yiğiy Can DİK