Trabzonspor ligi kazandıktan sonraki sezon son yıllardaki şampiyonların makûs talihini yaşadı. Ciddi bir yatırım yapıldı ve buna rağmen performans şampiyonluk sezonunun bir hayli gerisinde kaldı. Başkan değişti, akabinde hoca değişti. 2023-24 sezonuna Nenad Bjelica ile giriş yapılırken genç ve yaşlı oyuncuların dengede olduğu bir kadro kurulmuştu. Buna rağmen hala istikrarsız bir performans söz konusuydu. 8 maçın yarısını kazanıp yarısını kaybeden Bjelica koltuğunu koruyamadı. Yönetim de sorunun çözümü için yine Abdullah Avcı’ya yöneldi. Aynı yıl içinde Trabzon’a geri dönmesi biraz garip gözükse de hoca istikrarı sağlamışa benziyor. Taraftar da heyecanını geri kazanmış durumda. Ve herkesin aklında şu soru var: ‘’Yeniden şampiyonluk olur mu?’’
Abdullah Avcı’nın da taraftarın da beklentisinin ve isteğinin şampiyonluğa ulaşmak olduğu tabii ki de su götürmez bir gerçek. Ancak şampiyonluğun geldiği ortamdan bugüne çok şey değişti. Bir defa o günkü kadro genel hatlarıyla korunmuş olsa da gelen ve giden çok oyuncu oldu. Şampiyonluk kadrosundan Marek Hamšík emekli oldu; Vitor Hugo, Dorukhan Toköz, Cornelius ve Nwakaeme de farklı zamanlarda ayrıldı. Bu oyuncuların hepsi tarihi sezonun çoğunda ilk 11 oynamış ve çeşitli özellikleriyle hocanın oyun planında önemli yerleri olan isimlerdi. Yerlerinin de tam olarak doldurulduğunu söylemek güç. Üstelik Şampiyonluk sonrası yapılan transferler ve bu sezon başı Bjelica’nın yaptırdığı transferlerle birlikte takım bambaşka bir hal almış durumda.

2020-21 sezonunun başlarında Eddie Newton ile çok sıkıntılı giden süreçte Trabzonspor, özellikle savunmada, çok kırılgan bir görüntü çiziyordu. O gün göreve geldiğinde Abdullah Avcı’nın vurguladığı en önemli şey savunma problemlerini çözmekti. Sorunlar giderildikçe takım sonuç almaya başlamıştı. Tabii ki bahsettiğimiz sezon çok daha sıkıntılı bir tablo vardı ancak hocanın ikinci gelişinde de karışık bir tabloyla karşı karşıya kaldığını söylemek mümkün. Karışık durum derken ne demek istediğimi biraz açmam gerek. Trabzonspor set oyununu oynamakta ciddi sorun yaşıyor. Hem Bjelica hem de Avcı ile kazanılan maçlarda topun daha çok rakipte kaldığını görüyoruz. Bjelica görevdeyken 3-0 kazanılan Beşiktaş maçında rakip %71 topla oynamıştı ve Trabzonspor sadece 196 pas yapmıştı. Yaratılan fırsatlar da genelde rakibin hatasıyla ya da kontrayla gelmişti. Daha yakından bir örnek de Fenerbahçe deplasmanı. Trabzonspor sosyal medya ekibinin yayınladığı ‘’Inside Story’’ serisinde bu maçın hikâyesi de paylaşıldı. Videoda hocanın vurguladığı şeyler ağırlıklı olarak baskıdan nasıl çıkılması gerektiği ve nasıl boşluk yakalanabileceğiydi. Nitekim bu hazırlık sonucunu verdi ve gerçekten Fenerbahçe’nin sezon başından beri ilk kez bu kadar zorlandığını gördük. Kenar bölgelerde yakalanan 2v1’ler, Visca-Pepe kanadının geçiş savunmasına katkısı ve hatta genel manada takımın iyi geçiş oynaması 3-2’lik zaferi getirdi.

Pas oyununu oynamak geçiş oynamaktan ya da savunma ağırlıklı oynamaktan daha zordur. Oyunu nasıl kuracağınız, topu kimin yönlendireceği, kimin topu nerede ve hangi açıyla aldığı gibi bir sürü detay önem taşır. En önemlisi de bunu çok iyi yapmak bol tekrar gerektirir. Ülkemizde böylesine idealist biçimde pas oyunu oynatan hocalardan biri olan Abdullah Avcı’nın oyuncularından bunu iyi yapmasını beklemesi kadar doğal bir şey yok. (Pas oyunuyla öne çıkmasına rağmen hocanın Başakşehir’deki ve Trabzonspor’daki ilk zamanlarında önceliği savunmayı iyi yapmaktı.) Yine ‘’Inside Story’’ videolarından çıkarılabilecek güçlü bir mesaj var: Abdullah Avcı oyuncularından daha hızlı, daha isabetli ve daha mantıklı paslaşmalarını istiyor. Şampiyonluk sezonunda bu ritmi oturtmuşlardı. Vitor Hugo, Edgar Ie, Denswil, az oynasa da Ahmetcan Kaplan gibi pas kalitesi iyi stoperlere sahipti. Bekler genelde çizgideyken orta alanda Hamšík, Berat Özdemir’le top üçüncü bölgeye taşınıyordu. O takım oyunu daha çok kanatlardan açardı; Nwakaeme, Gervinho, Visca gibi yetenekleriniz varsa topu altıpasa getirmek çocuk oyuncağıydı. Oyun aşama aşama ileri taşınırken takım dikine paslaşma konusunda gerçekten mesafe kat etmişti. Ama işin özünde elbette hücum ve savunmayı ayrı ayrı ele alarak bunları çok iyi yapan bir takım var. Abdullah Avcı da oyunu bu şekilde yorumluyor:
‘’Günümüz futbolunda gelişmiş savunmaları açmak gün geçtikçe zorlaşıyor ve siz de bunlara çözüm üretmek durumunda kalıyorsunuz. Bulduğunuz çözümleri sürekli güncellemek durumundasınız. Bu çözümleri sadece hücum oyuncuları ile bulamıyorsunuz. Rakibin savunmasını açmak için kalecinizi dahi oyunun içerisinde kullanmanız gerekiyor. Nasıl savunma yaparken savunmayı forvet oyuncuları ile başlatıyorsanız hücum yaparken de hücumun ilk ayağını kaleciniz ile başlatmanız gerekiyor. Hücum yaparken tüm oyuncularınızı oyunun içine sokmak, mümkün olduğunca fazla oyuncu ile hücum yapma fırsatı sağlıyor.’’
‘’Oyunu her zaman bir bütün olarak düşünüyorum. Topa sahipken alanı olabildiğince genişletip rakibinizi kendinizden uzaklaştırmalı, top rakipteyken oyun alanını mümkün olduğu kadar daraltıp rakibinize yakın olmalısınız. Hücum yaparken savunmayı, savunmaya yaparken de hücumu düşünebilen oyuncu grupları oluşturmak üzerine çalışmalar yapıyoruz.’’

2020 yazındaki röportajında oyun üzerine verdiği bu demeçlerden kendisinin ne kadar güçlü bir oyun felsefesine sahip olduğunu görebiliyoruz. Trabzonspor yeniden rekabetçi olacaksa böyle oynamalı. Şampiyonluğun net bir formülü kesinlikle yok ancak bir Diego Simeone değilseniz -ki o da yavaş yavaş kontra oyunundan uzaklaşıyor- uzun lig maratonunda toplu oyun daha mantıklı bir yol. Yine de mevcut kadronun bahsettiğimiz seviyeye gelmesi için çok zamana ihtiyacı var. Hatta transfer bile şart ki aslında Abdullah Avcı göreve geldiği süreçte bunu ima etti birçok kez. Özellikle stoper istediğini düşünüyorum ben kendisinin. Rayyan Baniya ve Filip Benkovic iyi oyuncular ancak Avcı’nın istediği tipte oyuncular mıdır, pek emin değilim.

Diğer yandan ligin genel tablosu da çok değişti. 2021-22 şampiyonluğuna gölge düşürmek gibi bir amacım yok, kesinlikle değerli ve ciddi bir dominasyon söz konusu. Ancak biraz şanslı oldukları da gerçek. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş o sezon çeşitli sıkıntılar yaşamıştı. Üç takım da seneler sonra aynı sezon teknik direktör değişikliğine gitmişti. Bugünse Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin ligdeki diğer takımların fersah fersah ötesinde bütçelerle kadro kurduğunu ve şampiyonluk yarışı verdiğini görüyoruz. Trabzonspor iyi oyunculardan oluşan bir takım kurduysa da o bütçe seviyelerinde bir kadro kurmadı. Ligi kazanmak için muhteşem bir kadroya sahip olmak yetmez ancak sizi çok ileri götürür elbette. Rekabet etmek de kalan 18 takım için çok zorlaştı. Özetle, en azından bu sezon için, şampiyonluk gerçekçi gözükmüyor. Oyunun daha da oturmasına, Konyaspor maçında Avcı’nın kızdığı ‘’pas hatalarının’’ minimum seviyeye inmesine ihtiyaç var.