Mason Greenwood’un takımdan gönderilmesi, arka arkaya gelen sakatlıklar, Sancho’nun kadro dışı bırakılması ve son olarak Antony hakkında çıkan suçlamalar derken Düşler Tiyatrosu’nda, Old Trafford’da Kırmızı Şeytanlar için sezon başı hiç de kolay geçmiyor. Sadece saha içerisinde değil, kırmızılar saha dışında arka arkaya büyük skandallar ile sallandı ve bu ister istemez takımın sezon başı yaşayacağı zorlukları katladı. Ancak Manchester United’ın mevcut durumunu anlatmak için çıkış noktası ne sakatlıklar ne de saha dışı skandallar. Çıkış noktası içeride kaybedilen son Brigthon maçında tribünlerin hep bir ağızdan teknik direktör Ten Hag’a doğru yaptıkları “Viva Ronaldo” tezahüratı.
Geçtiğimiz sezon ortasında teknik direktör Ten Hag ile kulüp efsanesi Cristiano Ronaldo arasında yaşanan ve dünya çapında tartışmalara yol açan olaylar neticesinde Portekizli yıldız ile yollar ayrılmıştı. Bu durum Ronaldo ile sorun yaşayan Ten Hag’ın bir anda çok daha göz önünde olmasına sebebiyet verdi. Sezonun ikinci yarısında Ronaldo’suz Manchester United formunu kademe kademe yükseltmiş ve taraftar desteğini de iyice alan Ten Hag ilk etapta bu savaşı kazanmıştı. Ve bu konu kapanmıştı.

Sezon sona erdiğinde yeni dönem için ilk hedef takımın eksiklerini giderecek olan nokta atışı transferleri gerçekleştirmekti. Bu bağlamda santrafor pozisyonunda Martial’in verimsiz oluşu, Rashford’ın ise Ten Hag sisteminde sol kanatta daha etkili olması nedeniyle Atalanta’dan 75 milyon euro bedelle 20 yaşındaki Danimarkalı Rasmus Hojlund kadroya dahil edildi. Bir diğer transfer ise orta sahada geçiş oyununda tempoyu yükseltebilecek ve takımın ön alanda üretkenliğini yükseltecek bir oyun kurucu olarak düşünülen Mason Mount oldu. Chelsea’ye bu transfer için 64.2 milyon euro ödendi. Transfer sezonuna hızlı bir giriş yapan United’ın en kritik eksiği ise takıma on yıldan fazla hizmet etmiş De Gea’nın ayrılığı sonrası oluşan kaleci pozisyonuydu.
David De Gea yaz aylarının henüz başında sosyal medya aracılığıyla kulüpten ayrıldığını açıklamıştı. 32 yaşındaki tecrübeli kaleci, United’ın en iyi durumda olmadığı önceki yıllarda başarılı olmasına rağmen arkadan oyun kuran iyi ayaklı stoperlere önem veren Erik ten Hag’ın kendisine yüklediği taleplere uyum sağlamakta zorlandı. De Gea ile sezonun belirli sekanslarında gerginlikler yaşayan Ten Hag oyun planında farklı bir kaleci ile çalışmak istiyordu.
Yine de Ten Hag ve De Gea birbirlerine karşılıklı saygılarını sunarak vedalaştı. Kulüp medyasına konuşan Ten Hag, “Manchester United için tek bir maç oynayacak seviyeye ulaşmak bile büyük bir kalite ve karakter gerektirir. Bunu 12 yılda 545 kez yapmak özel bir başarıdır, özellikle de her maçın ilgi odağı haline geldiği kalecilik pozisyonunda.” ifadelerini kullandı.
Sözlerine şöyle devam etti Hag; “Hem taraftarlar hem de takım arkadaşları tarafından dört kez Yılın Oyuncusu ödülünü kazanmış olmak, performansının düzeyini gösteriyor ve her zaman kulüp tarihindeki en iyi kalecilerden biri olarak hatırlanacak. Geçen sezon sağladığı 25 maçta gol yememesine ve kulüpteki ilk yılımda sahaya yaptığı genel katkıya kişisel olarak minnettarım. Tüm oyuncular ve personel, olağanüstü kariyerinin bir sonraki aşaması için ona en iyi dileklerimizi iletiyor.”
De Gea’nın serbest oyuncu olarak kulüpten ayrılacağını açıklamasından haftalar sonra United, Inter’den Andre Onana’yı 47,2 milyon sterlinlik bir anlaşmayla kadrosuna kattı. Ancak Kamerunlu futbolcu Old Trafford kariyerine sorunlu bir başlangıç yaptı. Daha şimdiden bazı çevreler ve birçok uzman tarafından eleştirildi. Transfer döneminin son günleri gelirken Fenerbahçe’den yedek kaleci olarak Altay Bayındır’ı, Tottenham’dan İspanyol sol bek Sergio Reguilon’u ve 35 yaşındaki takımın formasını daha önce uzun yıllar terleten Johnny Evans’ı kadrosuna kattı United. Ancak Kırmızı Şeytanlar için transfer sezonunun son günlerindeki ana heyecan bu transferler değildi. Fiorentina’dan koca bir yaz sezonunda yolunu gözledikleri Sofyan Amrabat’ı nihayet renklerine bağladılar.

Manchester United yeni sezona girerken tecavüz suçlamalarına maruz kalan ve kulüpten uzaklaştırılan Mason Greenwood ile sözleşmesini karşılıklı feshetti. Mason Greenwood’un soruşturması sona ermişti ancak camianın geneli Greenwood’un yeniden kırmızı forma ile Old Trafford’a çıkmasına karşı çıktı. Greenwood konusu transfer sezonun sonuna dek masada kaldı. Transfer döneminin bitimine çok az bir süre kalmışken Getafe, Greenwood’u kiralık olarak kadrosuna kattı ve United Greenwood sorununu kısa vadeli olarak çözüme kavuşturmuş oldu. Bu sorunu çözen Kırmızı Şeytanlar için asıl sorunlar henüz başlıyordu.
Premier League’de sezonun kendi adlarına açılış mücadelesinde Wolverhampton’ı konuk eden Kırmızı Şeytanlar pek de iyi oynamayarak 76. Dakikada Raphael Varane’ın golü ile 3 puanı almıştı. Maç boyunca pek çok istatistikte Old Trafford’da olmasına karşılık rakibinden geri kalan United’da maç sonunda Ten Hag hakkında eleştiriler medyada çıkmaya başlamıştı. Sezonun ilk deplasmanında Tottenham ile karşılaşan Kırmızı Şeytanlar sezona formda başlayan rakibi karşısında özellikle ikinci yarıda varlık gösteremeyerek sahadan 2-0 mağlup ayrıldı. Yapılan onca transfere karşılık hâlâ sol kanat ve forvet rotasyonunu oturtamayan ve stoper tandeminde devamlı olarak değişikliklere giden Ten Hag İngiliz medyasında ağır eleştirilerin adresi oluyordu.
Manchester United için sorunlar arka arkaya geliyordu. Büyük beklentiler ile takıma transferin son günü katılan Sofyan Amrabat’ın sakatlığı nedeniyle takıma katılmasının gecikeceği belirtildi. Sezonun henüz başında Manchester United’daki sakatlık problemi sadece Sofyan Amrabat ile sınırlı değildi. Kırmızı Şeytanlar’da Tyrell Malacia, Amad Diallo, Kobbie Mainoo, Tom Heaton, Mason Mount gibi isimlerin de sakatlıkları bulunuyordu. Sakatlar kervanına takımın en önemli isimlerinden bir tanesi olan Raphael Varane’da katılacaktı.
Old Trafford’daki Nottingham Forest mücadelesinin 46. dakikasında sakatlanarak kenara gelen Varane’ın da bir süre sahalardan uzak kalacağı belirtildi. Yazıma başlık olarak tercih ettiğim “Kâbuslar Matinesi” işte tam da buradan sonra başlıyor.

Emirates’te Arsenal deplasmanına çıkan Kırmızı Şeytanlar son dakikalarına 1-1 girilen mücadeleyi 3-1 kaybetti. Ancak maçtan sonra basına yansıyan faturada 3-1’lik yenilgiden daha ağır sonuçlar vardı. Oyuncular maç hakkında görüşlerini, Ten Hag ise hakem hakkındaki görüşlerini basın mensuplarıyla paylaşırken o sırada maç kadrosuna alınmayan Jadon Sancho sosyal medyada bir paylaşım yaptı. Bu paylaşım ile birlikte Cristiano Ronaldo konusu bir kez daha gündeme gelmiş ve United camiası iyice karışmıştı.
Deplasmanda 3-1 kaybettikleri Arsenal maçı sonrasında açıklamalarda bulunan Erik ten Hag, Jadon Sancho için “Performansı yeterli değil” diyerek şu sözleri kullanmıştı: “Jadon, idmanlardaki performansı nedeniyle seçilmedi. Manchester United’da her gün belli bir seviyeye ulaşmanız gerekiyor ancak bu seviyelere ulaşabilirseniz takımda yer alabilirsiniz. İşte bu yüzden kadroda yer almadı.”
Bu açıklamaların üstünden bir saat geçmeden İngiliz yıldız Jadon Sancho, adeta bir “günah keçisi” olduğunu düşünerek “Lütfen okuduğunuz her şeye inanmayın! İnsanların tamamen yanlış şeyler söylemesine izin vermeyeceğim. Bu hafta antrenmanlarda kendimi çok iyi gösterdim.” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bu konunun girmeyeceğim başka sebepleri olduğuna inanıyorum, uzun zamandır günah keçisi oldum ki bu hiç adil değil! Yapmak istediğim tek şey gülümseyerek futbol oynamak ve takımıma katkıda bulunmak. Teknik ekibin verdiği tüm kararlara saygı duyuyorum, harika oyuncularla oynuyorum ve bunu yaptığım için minnettarım ki bunun her hafta benim için önemli olduğunu biliyorum. Ne olursa olsun bu arma için savaşmaya devam edeceğim.”
Jadon Sancho ve teknik direktör Erik Ten Hag arasında medyaya bütünüyle yansıyan bir soğuk savaş başlamıştı. Sancho’nun yapmış olduğu bu açıklama akıllara hemen bir önceki sezon Ten Hag ile benzer sorunları yaşamış olan Ronaldo’yu getirdi. Son 2 sezonda Cristiano Ronaldo, David De Gea ve Jadon Sancho gibi yıldızlarla sorun yaşamıştı Hollandalı teknik adam. Ronaldo sorununda taraftar dâhil olmak üzere kulüp olarak United, teknik direktör Ten Hag’ın yanında bir tavır takınmış ve Ronaldo’yu Sancho’nun deyişiyle günah keçisi olarak kabul etmişlerdi. Gelin birlikte kısaca o krizi hatırlayalım.
Cristiano Ronaldo, kulüpte “kendisine ihanet edildiğini hissettiğini”, menajer Erik ten Hag’a saygı duymadığını ve zorla kulüpten gönderilmeye çalışıldığını söyledi.
“Kulüpte bazıları gitmem için çabalıyor.” demişti Cristiano. Daha acı veren bir ifadesi ise “Kızım Temmuz’da hastaneye kaldırıldığında kulüp ‘duygusuzca’ davrandı” olmuştu.
Ronaldo’nun “United hiyerarşisi seni göndermeye mi çalışıyor?” sorusuna yanıtı şöyle olmuştu: “Evet, sadece teknik direktör değil, kulüpteki 2-3 kişi daha. İhanete uğramış hissediyorum.” Yıldız futbolcu, “Bu kişilerin kıdemli yöneticiler olup olmadığı” hakkındaki soruya ise “İnsanlar gerçekleri dinlemeli. Evet, ihanete uğramış hissediyorum. Bazı kişilerin beni kulüpte istemediğini hissediyorum ki üstelik sadece bu yıl değil geçen yıl da böyleydi” diye yanıt verdi.
Ronaldo sonrası benzer sorunları önce De Gea ile yaşamıştı kulüp. Sonrasında De Gea ile yollar ayrılmıştı. Bugünlerde ise tıpatıp aynı sorunlar Jadon Sancho ile yaşanıyor. Ancak bu defa krizin tarafları benzer aksiyonlar almadı. Kulüp taraftarları Jadon Sancho’nun samimiyetine güveniyordu ve sezon başında kötü oyun ile gelen arka arkaya puan kayıpları neticesinde Ten Hag’a olan güven de doğal olarak zedeleniyordu.

Artık gündemde Sancho’nun ayrılıp ayrılmayacağı vardı. Her hafta yepyeni bir gündemi vardı Kırmızı Şeytanlar’ın. Bir taraftan Sancho, diğer taraftan saha içerisinde alınan kötü sonuçlar, diğer taraftan bitmek bilmez sakatlıklar derken taraftarın yoğun baskısı altında olan kulüp sahipleri Glazer ailesi yaptıkları açılama ile kulübü satacaklarını belirtti. Taraftarın senelerdir beklediği bir şeydi bu, zira Glazerlar’ın yönetiminden tabiri caizse nefret ediyordu dünya genelindeki United taraftarları. Ancak bu durum dahi United’ın aleyhine işledi. Manchester United hisseleri, takımın ABD’li sahiplerinin takımı piyasadan çekeceğine dair bir raporun ardından şimdiye kadarki en büyük bir günlük düşüşünü gördü. Kulübün hisseleri New York borsasında %18’den fazla düştü. Salı günkü hisse fiyatlarındaki düşüş, Manchester United’ın borsa değerlemesindeki yaklaşık 700 milyon doları (556 milyon £) sildi. Şu anda değeri yaklaşık 3,2 milyar dolar. Glazer ailesi Manchester United’ı 2005 yılında 790 milyon dolara satın almıştı.
Disiplinsiz davranışları nedeniyle Jadon Sancho’yu geçici olarak kadro dışı bırakan kulüp yönetimi İngiliz oyuncudan teknik ekipten özür dilemesini talep etti. Ancak Sancho bu talebi reddetti ve kalıcı olarak kadro dışı kaldı. Sancho’nun devre arası transfer döneminde takımdan ayrılması bekleniyor.
Sancho krizini bir şekilde çözmeye çalışan ve son çare olarak oyuncuyu kadro dışı bırakan United, hiç beklemediği bir yerden daha darbe alacaktı. Düşler Tiyatrosunda bir süredir gösterimde olan kâbuslar matinesinde bu kez sahne sırası Antony’deydi. Antony hakkında sosyal medyada eski kız arkadaşına fiziksel saldırıda bulunduğuna dair iddialar çıktı. Brezilya basınında çıkan haberlerde; Antony’nin eski kız arkadaşı Gabriela Cavallin’e şiddet uyguladığı iddia edildi. Antony’nin eski kız arkadaşı Gabriela Cavallin’e tehdit edici mesajlar gönderdiği, Gabriela’nın kafasında ve ellerinde yaralar bulunduğu iddia edildi. Milli ara için Brezilya Milli Takımı ile kampta olan Antony ilk olarak milli takım kadrosundan çıkarıldı. Sonraki günlerde yine yeniden bir kriz hakkında açıklama yapmak zorunda olan United, Antony hakkında iddiaları kabul ediyordu.
Kulüp, yaptığı açıklamada Antony aleyhindeki iddiaların kabul edildiğini ve polisin soruşturma yürüttüğünü belirtti. Daha fazla bilgi alıncaya dek açıklama yapmayacağını belirten İngiliz Devi “Kulüp olarak, bu iddiaların ve sonraki raporlamaların istismar mağdurları üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak bu konuyu ciddiye alıyoruz.” açıklamasını yaptı. 95 milyon euro verilerek büyük umutlarla transfer edilen Antony’de bir skandala karışmıştı ve şimdi o da süresiz olarak kadro dışı bırakıldı.

Bütün bu gelişmelere paralel olarak sezon devam ediyordu ama sorunlar da doludizgin devam ediyordu Manchester’ın kırmızı yakası için. Harry Maguire ve Aaron Wan-Bissaka’nın da sakatlandığı ve özellikle United sisteminde atletizmi, hızı ve çevikliği ile etkili bir oyunu olan İngiliz sağ bek Wan-Bissaka’nın 2 ile 3 ay arası sahalardan uzak kalacağı açıklandı.
Old Trafford’da Brighton mağlubiyeti sonrasında tüm bu krizlerin başında olan teknik direktör Erik Ten Hag’a yönelik hep bir ağızdan yapılan “Viva Ronaldo” tezahüratları Manchester United’ın durumunu çok çok iyi özetliyor aslında. Taraftarların da teknik ekibe olan yaklaşımını net bir şekilde gözler önüne seriyordu.
Maç sona erdikten sonra teknik olarak yorumlamalar gelmeden hemen önce The Sun bir haber girdi ve kaosun fitilini ateşlemeye devam etti. The Sun girdiği haberde Manchester United kaptanı Bruno Fernandes’in Brighton’a karşı alınan 3-1’lik yenilginin ardından soyunma odasında Scott McTominay ile karşı karşıya geldiğini ve takım içerisinde bir kaos çıktığını belirtti. Haberin devamında, yaşanan tartışmanın sadece orta sahadaki ikili arasında olmadığı aktarılırken Lisandro Martinez ve Victor Lindelöf arasında da sözlü tartışmanın olduğu ve bu ikilinin, zor bir şekilde sakinleştirildiği ortaya çıktı. Soyunma odasında büyük bir gerginlik yaşanırken 4 futbolcunun birbirine girmesinin ardından Hollandalı teknik direktör Ten Hag ve kurmaylarının devreye girerek olayın daha da büyümesinin önüne geçtikleri The Sun başta olmak üzere İngiliz spor medyasının ilgi odağındaydı.
Son maçlarda iyi futboldan oldukça uzak olan Manchester United Premier League’de ilk 5 maç sonunda 10 gol ile savunması en kötü olan 3 takımdan biri konumunda. Bu karşılaşmalarda 6 gol bulan United, -4 averaj ile sıralamada 13. Sırada yer alıyor. Şampiyonlar Liginde A grubunda yer alan Kırmızı Şeytanlar ilk karşılaşmalarına Allianz Arena’da Bayern München karşısında çıktı. Maça etkili giren United Leroy Sane’nin ceza yayının solundan çektiği şutta sezona oldukça formsuz giren Andre Onana’nın yapmış olduğu hata ile deplasmanda 1-0 geri düştü. Sonrasında oyundan düşen United orta sahası Musiala’nın dirbblingine karşı koyamadı ve Musiala çizgiden çıkardığı pasla skoru 2-0’a getiren pozisyonu adeta elini kolunu sallaya sallaya hazırladı. Maçın devamında goller bulan United, geçiş hücumlarını savunamaması ve savunma tandeminin sezonun bu bölümünde olağanüstü zayıf kalmış olması sebebiyle goller yemeye devam etti ve 4-3 kaybetti. Onana United ile çıktığı 6 resmi maçta 14 gol yemiş oldu. Maçtan sonra “Bugün kazanabilirdik, sorumluluk bana aittir. Yaptığım hata sonucu bugün kaybettik.” açıklamasını yapan Onana hatasını kabul ediyor ve bir nevi özür diliyordu.
Andre Onana’nın sezona oldukça kötü başladığı ve ciddi hatalar ile goller yediği bir gerçek. Ancak temel sorun Onana’nın formsuz oluşu ya da hatalar yapması değil. Sorun Onana’nın kendisi de değil. Temel problem Manchester United’ın genel olarak futbolcu değirmeni haline gelmesi. Senelerdir rakipleriyle benzer miktarlarda harcama yapan ve hatta Arap yatırımcılar ile moneyball usulü başarılı olduğu söylenerek elde ettiklerine gölge düşürülmeye çalışılan Manchester City’den dahi fazla harcayan Manchester United başarı anlamında rakiplerinin fersah fersah ardında kalıyor. Kendi kulüplerinde yıldızlaşan ve bir sezonluk özel performanslar gösteren oyuncuların ilk talibi genellikle Manchester United oluyor. Bir sistem ile devam etmeyen ve düzenli olarak 2-3 senede bir teknik direktör değişimine giden takım her sene transfere en çok para harcayan top 5 takımdan birisi oluyor.
Buradaki ana sorun alınan oyuncuların yeterlilik düzeyleri değil. Çoğu oyuncu mevcut transfer piyasası koşullarına değerlendirildiğinde yeteneklerinin ve seviyelerinin hemen hemen karşılığı olan bedellerle Manchester United’a transfer oluyor. Ancak Manchester United çatısı altında öyle bir hava hâkim ki son yıllarda kadroya katılan yıldız isimlerden hemen hepsi saha içerisinde yeteneklerini tam olarak sergileyemedikleri gibi mental olarak da pek çok sorun yaşar hale geldi. Andre Onana ile son örneğini gördüğümüz bu hikâye daha fazla başrol barındırıyor. Sancho, Antony, Casemiro, Martial ve son olarak Cristiano Ronaldo. Ronaldo’nun sözleşmesinin feshedilmesine neden olan o röportaja iyi kulak vermek gerekiyor. Kulüp içerisinde var olan hava, bazı isimlerin kulübü içeriden nasıl yönettiği ve kulübün kendi efsanesi olan tarihin en özel oyuncularından birisi Cristiano Ronaldo dâhil olmak üzere bazı oyunculara ne şekilde davrandığı hakkında oldukça önemli ipuçları sunuyor. Manchester United, Premier League’de bir sonraki lig müsabakasında Burnley ile karşılaşacak ve o maça kadar spekülasyonlar şüphesiz sürmeye devam edecek. Daha şimdiden pek çok oyuncunun Ten Hag’ın sürekli eleştiriler yapmasından rahatsızlığını dile getirdiğine dair haberler medyada çıkmaya başladı. Diğer bir haber ise Antony skandalı sonrası kanat rotasyonu için elde sadece Garnacho ve Pellistri ikilisinin kalması sonrası yönetimin Jadon Sancho’dan bir kez daha teknik ekipten özür dileyerek takıma yeniden dahil olmasını istemesiydi. Ancak Sancho ikinci kez özür dilemeyi reddetti. United kampı Burnley ve devamındaki maçlara hazırlanırken her geçen gece skandal dolu bir sabaha gebe durumda. Camiadaki atmosfer tam anlamıyla bu durumda. Devamlı olarak kazanmaya alışkın bir kültür bugünlerde devamlı olarak skandal üretmek ve yıldız öğütmekle yoğun bir kültüre dönüşmüş durumda. Akıllarda ise tek bir soru var; Kâbuslar Matinesi daha ne kadar sürecek? Cevabını hep birlikte göreceğiz.