GOLCÜ PRENS: HARRY KANE

“Çocukken başarısızlık komik geliyor. Çok iyi hatırlıyorum. Evimizin yanında park vardı. Babamla ve abimle gider, iki ağacı kale yapar ve futbol oynardık. Bunu yaparken çok mutluyduk.”

 Harry Kane, Kuzeydoğu Londra’nın Chingford bölgesinde dünyaya geldi. Kardeşi Charlie ile birlikte burada büyüdü ve Chingford Foundation Okulu’na gittiler. Kane’in ailesi İrlanda’nin Galwey kentinden. Çocuklarını iyi yetiştirmek için, çok gençken Londra’ya taşındılar.

 Harry Kane futbola ilk kez 2001 yılında Ridgeway Rovers altyapısında başladı. Küçük yaştan beri futbolda zorluklara karşı mücadele etmek zorunda kaldı. Arsenal onu 8 yaşındayken altyapısına katmış, 2 yıl sonra ise tekrar serbest bırakmıştı. Kane o günleri şöyle anlatıyor: “Babam yanıma geldi ve ‘Sana birşey söylemem gerekiyor. Harry, Arsenal seni takımdan attı.’ dedi. Bir tepki veremedim ve açıkçası bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Çok küçüktüm. Babam ne beni ne de Arsenal’i suçladı. Sadece ‘Merak etme Harry. Daha çok çalışacağız ve sana başka bir kulüp bulacağız.’ diye konuştu.”

 Küçük yaşlarda ilk hayal kırıklığını yaşayan Harry Kane, Ridgeway Rovers takımına geri döndü. İki yıl sonra Watford tarafından keşfedildi. Onu 6 aylık deneme sürecine alan Watford, tekrar serbest bıraktı. Kane bu kez şeytanın bacağını kırmak istiyordu ve 11 yaşında Tottenham altyapısına girdi. Tottenham’ın alt yapısında kalıcı oldu fakat yine de Tottenham; Kane 19 yaşına geldiğinde iki yıl boyunca sık sık diğer Premier Lig ekiplerine kiraladı. Kane artık takımın A takıma girmek istiyordu. Kariyerinin o günlerini şu sözlerle anlatıyor:

“Tottenham beni, o dönem sık sık başka takımlara kiralıyordu. Leicester’da oynarken, daha Championship takımında bile kadroya girememişken, Tottenham’da nasıl oynayacağımı sorup duruyordum. Kariyerimde ilk kez karamsarlığa kapılmıştım. Babama bırakmak istediğimi söyledim. Ailece tartıştık. Babam en sonunda ‘Bak evlat, çalışmaya devam et. Bunu atlat, herşey daha iyi olacak.’ dedi. Merdivenlerde oturmuş, youtube’dan NFL videoları izliyordum. Karşıma Tom Brady’nin belgeseli çıktı. Brady’nin çektiği zorlukları kendiminkine benzettim. Tom Brady, NFL draftında 199. sıradan seçilmiş. Onun kariyerinde yaşadığı zorlukları kendiminkine benzettim. Onu gördükten sonra daha çok çalışmaya başladım. Resmen Brady düşünmeye çalışıyordum. Kendi kendime ‘Ne olacak biliyor musun? Bunu yapacağım. Çok sıkı çalışacağım ve şans bana gelecek. Bu şansı kapacağım.’ diyordum.”

 “Eski takımım Millwall ile maçımız vardı. Defans oyuncusu bana: ‘Hey, Harry, daha sarı kart görmedim.’ dedi. Ne dediğini anlamadım. Üstüme oynuyordu. Bir pozisyonda topa beraber yükseldik. Ondan daha yükseğe sıçradım ve topu kafa vuruşuyla ağlara gönderdim. Hem ona, hem kendime, hem de herkese ezilmeyeceğimi gösterdim.”

 Bir sonraki sezon Tottenham’a geri döndüğünde menajer Andres Villas Boas, Harry Kane’i tekrar kiralık göndermek istedi. Kane, Villas Boas ile görüşüp, takımda kalmak istediğini ve forma için savaşmak istediğini söyledi. “Hayat size fırsatlar sunmaz, siz o fırsatları gidip alırsınız.” diye anlatıyor o günleri. Tottenham, Andre Villas Boas ile yollarını ayırdıktan sonra 2014 yılında Mauricio Pochettino’yu takımın başına getirdi. İşte gerçek Harry Kane’in doğuşuna bundan sonra şahit olduk. Kane o sezon 52 maçta forma giymiş ve 31 kez ağları havalandırmıştı.

 Harry Kane: “Hat-trick yaptığım bir maçtan sonra Pochettino beni ofisine çağırdı. Aramız iyiydi ama süper de değildi. Kendisini kırmızı şarapla oturur halde gördüm. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı. ‘Gel fotoğraf çekelim.’ dedi. Kırmızı şarapla beraber fotoğraf çektirdik. Harika bir insan, harika bir patron.”

Kane, Mauricio Pochettino’nun kariyeriyerine etkisini şu sözlerle açıklıyor: “Sadece benim için değil, kulüp için de her şey değişti. Kimse kariyerimi Mauricio Pochettino’dan daha çok etkilemedi. Eğer ona saygı gösterirseniz ve çok çalışırsanız Pochettino size dünyaları verir.”

 Harry Kane için 2014-15 sezonunun en unutulmaz karşılaşması kuşkusuz Arsenal maçıydı. 2 gol atmış ve takımının 2-1 kazanmasını sağlamıştı. Harry Kane verdiği bir röportajda o günleri şöyle anlatıyor: “2015 yılının kuşkusuz en unutulmaz maçı Arsenal karşılaşmasıydı. Atacağım gollerin hayalini kuruyordum. Arsenal beni küçükken göndermişti. Maça çıkarken içimden ‘Tamam 12 yıl geçti. Kim haklı, kim değil göstereceğim.’ dedim. Arsenal maçında 2 gol attım. 86. dakikada, belki de hayatımda attığım en iyi kafa golünü attım. Maçı kazandık. O gün gösterdiğim performans ile bazı şeyleri kanıtlamıştım.”

 Premier Lig’de kaydettiği 100. golü Tottenham taraftarına şu sözlerle hediye etmişti Harry Kane: “Altyapısına girdiğimden beri Tottenham’da oynamanın hayalini kurdum. Gözlerimi kapatır, Arsenal’e karşı nasıl gol atarım onun hayalini kurardım. Hislerim değişmedi ama şimdi gözlerimi kapatınca ve sıradaki 100 golümü ve Tottenham ile kazanacağım şampiyonlukların hayalini kuruyorum.”

 Kane hayal ettiği şampiyonlukları, hayalini kurduğu Tottenham’da değil; farklı liglerde farklı diyarlarda yaşamak için bu yaz ayrıldı. Peki hikâye bu noktaya nasıl geldi? İnceleyelim.

Her Güzel Hikâyenin Mutlaka Bir Sonu Vardır

 Ayrılığın temeli 2021 yazına dayanıyor. Harry Kane milli takım kaptanı olarak İngiltere ile Euro 2020 finalini İtalya’ya kaybetmişti. Manchester City’nin ilgisi olduğuna dair spekülasyonlar yazılıp çiziliyordu. 

 Tottenham ise Kane’i bırakın satmayı düşünmek, sözleşmesinin bitimine 3 yıl kala uzatmak için Kane ile görüşmelere başlamıştı bile. 9 Ağustos’ta yapılan ilk görüşmenin ardından Kane uzun vadeli yeni sözleşme imzalamak istemedi. Ancak o sezon kalacağını attığı bir twitte duyurmuştu:

“Spurs taraftarından aldığım destek inanılmazdı. Bu yaz Tottenham’da kalacağım ve %100 takımın başarıya ulaşmasına yardımcı olmaya odaklanacağım.”

 Harry Kane 2021 Mayıs ayında Neville ile yaptığı röportajda şunları söylemişti: “Tottenham’dan ayrılmam kariyerim için en iyisinin ne olacağına bağlı.” Ancak öyle olmadı. Sözleşmesinin bitmesine hâlâ üç yılı vardı ve Kane nihai kararın Daniel Levy’ye ait olduğunu biliyordu.

 Fakat bu yaz işler değişti. Sözleşmesinin bitmesine bir yıl kaldığı için ipler artık Harry Kane’in eline geçmişti. Daniel Levy, ya Kane’in kalmasını sağlayıp onu gelecek sezon bedelsiz rakiplerine  kaptıracaktı; ya da transfer sezonu bitmeden kârlı bir anlaşmaya imza atacaktı. Akla gelen senaryolardan en kötüsüde, Kane’in diğer big six ekiplerinden birine bedelsiz kaptırılması olurdu.  

 Harry Kane için öncelik büyük kupalar için mücadele etmek! Öncelik olarak bunu Tottenham’da başarmak istedi. Belki de Tottenham ayrılığının perde arkası sebebi budur.

 Daniel Levy doğal olarak yeni sözleşme için kolları sıvadı ve geçtiğimiz Mart ayında Kane’in ekibiyle iletişime geçti. Levy, tutmaya kararlıydı; ancak Kane’e hayran olan ve kadrosuna katmak isteyen Premier Lig ekipleri de vardı. Manchester United ve Chelsea’nin Harry Kane’e ilgisi vardı ancak Levy’nin ligdeki diğer rakiplerine satmayacaklarını biliyorlardı.

 Kane’e ilgi duyan duyan başka Avrupa kulüpleri de vardı. Thomas Tuchel’in Bayern Münih’i onun kendi sistemleri için mükemmel olduğunu düşünüyordu. İlk temas geçen sezon dönemin sportif direktörü Hasan Salihamidžić tarafından geldi. Ancak hem bonservis bedeli hem de Kane’den gelecek olumsuz yanıt düşüncesiyle çekindiler.

 Transferi gerçekten isteyen Thomas Tuchel ise ısrar edilmesi görüşündeydi. Nitekim Alman çalıştırıcı sezon sona ererken Kane’i evinde ziyaret etti. Artık Bayern Münih açık açık istediğini belli etmişti. Bayern’in Haziran başında verdiği ilk teklifi Tottenham ışık hızıyla reddetti. Alman ekip buna hazırlıklı olacak ki ikinci bir teklifle Daniel Levy’nin kapısını çaldılar. Tottenham cephesi Harry Kane’in gitmekte kararlı olduğunu anlayınca transferde zorluk çıkarmama kararı aldılar. Tabii bu arada Bayern’in teklifini 2 defa daha reddettiler.

 Bu arada Benzema’yı Suudi Arabistan’a kaptıran Real Madrid ile birlikte, Mbappe ile yollarını ayırma tehlikesi olan PSG de Harry Kane transferini yokluyordu. Ancak Kane, Spurs’dan ayrılmak  için doğru zamanı bekliyordu.

 Bayern Haziran başında ilgisini ve görüşmeleri artırdı. Tuchel Haziran sonu gibi yeniden görüştüğü Harry Kane’i ikna etmişti. Sıra Bayern Münih’in Tottenham’ı ikna etmesindeydi. Tottenham ile görüşmeler gayet olumlu ilerlerken Alman cephesinden gelecek bir açıklama görüşmeleri tıkayabilirdi. Bayern Münih Onursal Başkanı Uli Hoeness verdiği röportajda gazetecilere şunları söyledi: “Harry Kane Şampiyonlar Ligi’nde oynamak istiyor ve Tottenham bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde değil. Kane yaptığımız  tüm görüşmelerde kendi kararının hala geçerli olduğunu söyledi ve eğer sözünü tutarsa ​​onu kadromuza katacağız. İşte o zaman Tottenham boyun eğmek zorunda kalacak.”

“Boyun eğecekler” yorumu Bayern cephesinde gereksiz görüldü ve bu ifade Daniel Levy’i de kızdırmıştı. Üstüne birde 22 Temmuz Cumartesi günü bir Bild muhabirinin Ange Postecoglou’na sırtında ‘Kane 9’ yazan bir Bayern Münih formasını hediye etmesi Tottenham tarafından transferin yürütülme şekli ile ilgili rahatsızlık yarattı. Bu sırada takım sezon öncesi hazırlık çalışmalarının bir sonraki aşaması için Avusturya’dan ayrılıp Tayland’a gitti. Kane’de ayrılma kararını bildirmek  için burada Daniel Levy ve diğer yöneticilerle birlikte görüşmeler gerçekleştirdi.

 Aynı zamanlarda Kane’in eşi Kate Münih’e, evlere ve sağlık kliniklerine bakmak için gitti. Görüşmeler hız kazanmıştı. 31 Temmuz Pazartesi günü Bayern  yöneticileri Dreesen ve Neppe, Levy ile görüşmek üzere Londra’ya gittiler. Toplantının ardından kalan farkı kapatmak için geç saate kadar Levy ile görüşmelerine telefonda devam ettiler. Bu sırada Tottenham, Kane’in olası ayrılığı için potansiyel forvet, konuyu aceleye getirmek istemediler.

 Daniel ve ekibi, Bayern Münih’in yaptığı üçüncü teklfi de reddetti. Ancak Bavyera ekibi akabinde hemen dördüncü teklif için kolları sıvadı. Tottenham’da Agne Postecoglou ile beraber gelen iyi hava, yöneticileri Kane’i takımda kalması için zorlamayı da akıllara getiriyordu. Anlaşma sağlanamazsa ve ileride işler iyi giderse, Kane belki yeni sözleşme de imzalardı…

 Ancak çok uzun sürmeden gelen yeni teklif Levy ve ekibini köşeye sıkıştırdı. Gelen dördüncü teklifi kabul etmek zorunda hissettiler. Tottenham sonunda Kane için yapılan, 100 + 20 milyonluk teklifi kabul etti. Harry Kane, artık yeni macerasına hazır!

Münih’te İlk 24 Saat

 Bayern Münih o gece Almanya Süper Kupası (DFL-Super Cup)’nda Leipzig ile karşılaşacaktı. Transfer gerçekleşirse Harry Kane’in oynaması da gündeme geldi. Kane, Tottenham’da yapamadığını yapmaya çok yakın görünüyordu. Tabii her şey umduğu gibi gitmedi.

 Transfer resmileşince Münih’teki gergin bekleyiş yerini sevince bıraktı. Taraftarlar Kane’in formasını almak için sıraya girdiler. Bundesliga tarihinin en pahalı oyuncusu olmuştu Kane. Birkaç saat sonra adı Münih’in her yerindeydi.

 Cumartesi gecesi futbol şölenini bekliyordu tüm Bavyera. Kane’de kariyerinin ilk kupasını kazanmayı bekliyordu. Tabii Marco Rose’nin Leipzig’i, o gün çok kötü oynayan Bayern Münih karşısında kazanan taraf olmuştu. Tuhcel’in orta sahasını kolaylıkla geçtiler. Bayern taraftarı kurtarıcı olarak Kane’i oyuna istedi. Sonunda sahaya adımını attı. Ancak Leipzig yalnızca bir kaç dakika sonra bir penaltı kazandı ve Dani Olmo, kaydettiği penaltı golü ile maça son noktayı koydu.

 Tomas Tuhcel maç sonu Alman televizyonundan Kane’den özür diler gibi şunları konuştu: “Harry Kane için üzgünüm. Muhtemelen dört haftadır antrenman yaptığımızı falan düşünüyor. Bugünkü performansımızın hiç bir şeyle ilgisi yoktu. Çok acımasız bir akşamdı.”

 Kane için pek de hoş bir “hoşgeldin” olmamıştı. Tarihin en dominant takımına, kupa kazanmak için transfer olmuştu ama… Kane artık gözünü dört açmalı çünkü Bundesliga da bir çeşit kurtlar sofrası 🙂 Ne olursa olsun Kane’in başarısız olmasını isteyenler, hata yapmasını bekleyenler de vardı.

Madalyonun Diğer Yüzü

 Bundesliga, Bayern Münih’in hegemonyasının gölgesinde dahi olsa da, burası oldukça acımasız bir yer olarak görülüyor. Sadio Mane ve Jullian Nagelsman örnekleri gözümüzün önünde gelişti. Üstelik Kane, Münih’te onlardan biri değildi, Bavyeralı değil. Bazen sert, hatta acımasız şekilde yargılanacak.

 Alman medyasında çıkan haberler, yazılan yazılar yukarıdaki bilgileri destekliyordu. Harry Kane’in sadece penaltı atıcısı olduğunu söyleyenler de oldu, kimilerine göre çok yaşlıydı. Topa sahip olan bir takımda oynayamaz, verilen paraya asla değmezdi. Kesinlikle bir Robert Lewandowski, Gerd Müller olamazdı. Tüm bunların sonucunda Kane’in başarısızlığından keyif alanlar olacaktı.

 Harry Kane şimdiye kadar gösterdiği performans ile, bu tarz gelişmelere pabuç bırakmayacak gibi duruyor. Hatta tarihe bile geçti. Kane, Bayern Münih forması altında, ilk beş maçında 6 gol atan kaydeden ilk Bayern oyuncusu oldu. 

Kane’siz Tottenham

 Harry Kane, Tottenham tarihinin en önemli oyuncularından biri hiç şüphesiz. Mağazalarda hala sırtında 9 numara yazılı Kane formaları satışta.Tottenham için bazı şeylerin değişmesi için zamana ihtiyaç var.

 Takım sahada Agne Postecoglou ile farklı bir havaya bürünmüştü. Alınan olumlu sonuçlar, Kane’nin ayrılığını biraz olsun hafifletmiş gibi duruyor. Agne Postecoglou, kulübe geldiği ilk gün Kane ile görüştüğünü şu sözleri ile açıklıyor. “Harry ile görüştüm. Görüşme boyunca kulüp izin verirse ayrılmak istediğine dair izlenim aldım. Bu yüzden yeni sezonda stratejimizi ‘Kane giderse’ üzerine kurmalıydık.”  Neticede son 10 yıldır Harry Kane’li Tottenham’dı.

 Tottenham taraftarı ise kendilerini Kane’nin rakiplerine gitmediği ile avutuyordu. Peki bundan sonrası nasıl olacak? Bu transferin saha içerisindeki etkisi zamanla daha çok hissedilecektir. Kane’in saha içerisi ve dışarısından, kulübe kattıkları ile beraber düşünecek olursak Tottenham’ın benzer profilde bir oyuncuyu kulübe kazandırması uzun yıllar alabilir. Postecoglou bir röportajında “Harry’nin yerini alacak benzer bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum dostum.” diyerek bu düşünceyi destekliyor. Kulüp ve taraftar arasında Tottenham tarihinin en iyi oyuncusunun bireysel anlamda yerinin doldurulamayacağı izlenimi vardı.

Agne Postecoglou sezon öncesinde, Kane’in yerini tam anlamıyla olmasa da, bu yaz kadrosuna kattıkları ilk oyuncu olan James Maddison’ın biraz olsun doldurabileceğine işaret ediyordu. Bu sezon çıktığı 5 maçta 2 kez fileleri havalandırıp 2 kez de asist yapan Maddison, hocasını haklı çıkaracak gibi duruyor.

 Agne Postecoglou, Spurs taraftarının gözündeki korkuyu ve endişeyi yatıştırmak için güven verici bir şekilde konuşuyor. Saha içerisinden gelen sonuçlar ve puan tablosundaki konum biraz olsun kulübü rahatlatıyor. Yine de yakın nesil Tottenham taraftarı Harry Kane’siz takımla henüz yüzleştiler. Ayrılık süreci sancılı olur, bilirsiniz. Tottenham taraftarı için bu yas süreci ne kadar sürecek? Göreceğiz.

Geri Dönüş Mümkün mü?

 Genç nesil Tottenhamlılar’ın cevabını en çok merak ettiği soru bu olabilir ki Tottenham başkanı Daniel Levy de Kane’in tekrar Tottenham’a döneceğini düşünüyor. Geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada Kane’e her zaman dönebileceği bir evinin olduğunu hatırlattı. Levy yaptığı açıklamada, satış sözleşmesinde geri almaya yönelik madde olduğunu söyledi. Tabii bu açıklama Bavyera cephesinde pek olumlu karşılanmadı.

 Biliyorsunuz ki Harry Kane Premier Lig’de kaydettiği 213 gol ile lig tarihinin en golcü ikinci oyuncusu konumunda. 260 golle Alan Shearer’ın rekorunu kırmaya en yakın oyuncu konumunda. Kane’in mücadeleci bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Kim bilir rekoru kırmak için belki geri döner.

 Geri dönüş mümkün mü? Ya da geri dönse bile, hikaye kaldığı yerden devam eder mi? Önümüzde Gareth Bale örneği de var. 

Gamzenur ARIK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir