NEDİR BU HOLLYWOOD FİLTRESİ ?

Futbol. Hiç şüphesiz birçoğumuzun ortak tutkusu ve ilgi odağı. Bizim bu sporu sevmemize neden olan şeyleri bir düşünmeye kalksak aklımıza gelen ilk şey ne olurdu? Tuttuğumuz takım, en sevdiğimiz futbolcu ya da bir dünya yıldızı. Hatta belki de tamamen aile büyüklerimiz. Hepsinden biraz biraz etkilenerek bu yaşımıza kadar geldik ve bu noktadayız. Çok da uzak olmayan geçmişe bir göz attığımızda bizi ilk karşılayan şey, o çok sevdiğimiz futbol ikonlarının en az kendileri kadar ikonik olan fotoğrafları. Zidane, Del Piero, Ronaldinho… Sayarak bitirmek mümkün değil bu listeyi. Peki bu futbolcuların bu ikonik fotoğraflarında gördüğümüz o formalar neden bu kadar çamurlu ve kirli olmasına rağmen çok özel? Çünkü o dönemlerde çamurlu forma, savaşmayı ve mücadele etmeyi temsil ediyordu.

Kulüplerin stadyum inşası sırasında belki de en son dikkat ettiği noktalardan biriydi zemindeki çimin kalitesi. Nasıl olsa yeteneği olan için mekân fark etmezdi değil mi? Sonuçta bu adamlar sokaklarda çamur ve pisliğin içinde top oynayarak büyümüş ve bu noktalara gelmişlerdi. İşte bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu gelişen teknoloji bize göstermeye başlamıştı. Yeşil sahalarda müsabakalar oynandıkça zeminin hasar görmesi sebebiyle ortaya çıkmaya başlayan görüntü, artık yeşil sahada değil de sanki ekim işlemi görmüş bir arazide futbol oynanıyor düşüncesini akıllara getiriyordu. Bu noktada Avrupa’nın devleri bu olaya bir el atmak zorunda hissetmişlerdi ve çok geçmeden teknolojinin de yardımı ile hibrit çim gibi uygulamalar futbolun içine girdi. Artık bu kirli görüntüye bir son vermek gerekiyordu.

Dünya devlerinin öncüsü olduğu bu konuda başta Emirates, Etihad, Old Trafford, Santiago Bernabeu gibi stadyumlarda kullanılmaya başlanan hibrit çim, giderek yaygınlaştı ve 2016 senesinde ülkemizde kullanılmaya başlandı. İlk olarak dönemindeki adıyla Vodafone Arena’da kullanılmaya başlanan uygulama, zamanla Fenerbahçe ve Galatasaray’ın stadyumlarında da devam etti. Peki bu teknolojinin bize en büyük vaadi ne olmalıydı? Benim bu soruya cevabım hiç şüphe yok ki futbol oynamayı daha kolay hale getirmesi. Futbol her ne kadar kaliteli futbolcular ile göze hoş gelen bir oyun olsa da,  bu futbolcuların attıkları her pas sonrası topun zeminde sekerek istenilenden fazla ya da az bir şiddetle hedeften uzaklaşması hiç hoş değil elbette. Bana göre bundan bile çok daha tehlikeli bir durum daha var. Sakatlık riski.

Özellikle bu sezon Fenerbahçe ve Galatasaray’ın öncüsü olduğu, yıldız futbolcuların ligimize kazandırılması ile artan marka değeri sayesinde, ligimiz hiç şüphesiz geçmiş yıllara göre daha fazla ilgi görüyor. Edin Dzeko için Fenerbahçe maçlarına bakan bir Bosna-Hersek vatandaşından tutun, Wilfried Zaha’nın neler yaptığını merak etmek için Galatasaray maçı seyreden bir Crystal Palace taraftarı görmek bu günlerde çok normal hale geldi. Peki, bu insanlar bu iki takımımızın bir Anadolu deplasmanı maçını izlerken gördükleri zemin hakkında ne düşünüyorlardır sizce? Tahmin etmesi pek de zor değil gibi. Zeminlerin kötü görüntüsü ve bakımsızlığı konusunda alınması gereken önlemlerin alınmadığını ve denetimlerin yapılmadığını bilmek epey can sıkıcı bir durum bizim için. Zira bugün ligimize gelen bu yıldız futbolcular, bu deplasmanların herhangi birinde zeminden kaynaklı olarak bir sakatlık yaşasa fatura kime kesilecek? Bu soruya verecek cevabımızın olmaması bile bence çok vahim bir durum.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki stadyumlar hakkında yaptığı son derece olumlu açıklamaları hepimiz görüyoruz ve takip ediyoruz. Peki asıl marifet aklınıza gelebilecek her ilimize bu yüksek kapasiteli stadyumları yapmak mı? Yoksa bu stadyumları yaptıktan sonra ekstrem doğa koşulları haricinde her halükarda futbol oynamaya elverişli halde tutmak mı? Bence cevap ikinci sorunun içinde. Süper Lig’de bile durum bu kadar vahim hallerde iken başta Birinci Lig ve alt liglerdeki durumun korkunç halini hayal etme işini size bırakıyorum. Televizyonda izleyebildiğimiz kadarıyla görebildiğimiz bu stadyum zeminlerimiz, Hollywood sektörünün filmlerde Ortadoğu sahnesi geldiği zaman ekrana uyguladığı sarı renkli filtreden çok da farklı görünmüyor. Bu durum başta sporcu sağlığı ve daha sonrasında ise göz zevkimize bile olumsuz etki bırakıyor.

En büyük temennim, başta federasyon yetkilileri ve ilgili bakanlıkların duruma en kısa sürede müdahalede bulunması ve gerekli işlemlerin yapılması. Ben bir futbolsever olarak Tadic, Icardi, Fred, Zaha gibi isimlerin bu tarz ihmaller yüzünden sakatlık riski yaşamasından çok rahatsız hissediyorum kendimi. İşin göz zevki boyutu ise apayrı bir durum. Bu durumu düzeltebilecek güce de imkâna da sahibiz. Yeter ki biraz bu işi ciddiye alalım…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir