Šarūnas Jasikevičius: Artıları, Eksileri ve Fenerbahçe’ye Vadettikleri

Fenerbahçe Beko 10 sene sonra ilk kez sezon ortasında koç değişikliğine gitti. Final Four hedefiyle kurulan bir kadro ve iyi bir sezon başlangıcı olmasına rağmen takım üst üste maç kaybetmeye başladı. Gelinen noktada fatura Dimitris Itoudis’e kesildi. Itoudis’in yerine Fenerbahçe’de de oynamış ve Avrupa basketbolunun yaşayan en büyük efsanelerinden biri olan Šarūnas Jasikevičius getirildi. Taraftarın, çok sevdiği Jasikevičius’tan uzun vadede tek bir beklentisi var: Euroleague şampiyonluğu. Peki bu gerçekleşebilir mi? Bunun için pek çok şeyi değerlendirmemiz gerekecek.

Jasikevičius’un Koçluk Stili Nasıl?

Željko Obradović ile yolu kesişip de başantrenörlük yapanların oynatmak istediği basketbol çok benzer aslında: Toplu ve topsuz hareketlilik(varyasyonları fazla olmakla birlikte), sürekli boş alan kovalamak ve bu sistemden kopmamak. Saras’ın Zalgiris’teki ve Barcelona’daki iyi performanslarına bakınca bu oyun felsefesinin müthiş uygulandığını görüyoruz. Sistemin çok iyi uygulanmasıyla birlikte oyuncuların performansı da ciddi manada artıyor. Esasen bahsettiğim şey ve koçun öne çıkan yanlarından biri de Zalgiris’le 2017-18 sezonunda Euroleague’i 3.tamamlarken kadro bütçe olarak ligin en küçük 2.takımıydı. Ne var ki takım öyle bir akıcılığa geldi ki Kevin Pangos, Vasilije Micic, Brandon Davies, Aaron White gibi pek çok isim Euroleague’in önemli isimleri haline geldi. Barcelona’dayken de Kyle Kuric, Nicolás Laprovíttola, Nigel Hayes-Davis’in yükselen performansları dikkat çekiciydi. Konuyla bağlantılı olarak Laprovíttola’nın bu sezon başı verdiği röportajdan bir kesiti paylaşmak isterim: “Saras Barcelona’da unutulmaz bir iz bıraktı. Onun rehberliğinde Barcelona üst üste üç EuroLeague Final Four’una ulaştı. Saras’ın çalıştığım en iyi koç olduğunu düşünüyorum. Beni başka bir seviyeye taşıdı. O noktaya ulaşabileceğimi hiç düşünmemiştim.”

Koçu taktiksel yaklaşım olarak beğensem de bunun dışındaki bazı hususlarda ne kadar iyi olduğu tartışmaya açık. En çok eleştiri alan yanı hocanın kritik maç performansı. Saras Barça koçu olarak 3 Final Four oynadı, birini finalde kaybetti ve diğer ikisini dördüncü tamamladı. Ne ilginç ki finallerde “Neden kaybettiniz?” sorusuna verdiği yanıt genellikle “Yeterince yırtıcı değiliz.” (İngilizce “We aren’t killers.” olarak cümleyi kurmuştu, bağlamı daha iyi kurmak adına o şekilde yazdım.) şeklinde ve bununla bağlantılı olarak oyun içinde istediklerini uygulayamadıkları üzerine oldu. Elbette oyuncuların da hatası söz konusu ancak böyle durumlarda oklar genelde antrenörlere döner. Jasikevičius’un antrenör olarak Obradovic’e ne kadar benzediğini söylemiştim. Sevilen tarafları gibi sevilmeyen tarafları da ona benziyor: Oyun içinde skor ne olursa olsun heyecanlı biçimde bağırarak taktikler vermesi, sert geçen molalar ve idmanlar… Yazıyı şuana kadar okuduysanız Saras’ın viral olan bazı mola konuşmalarını biliyor olmalısınız. Bazı oyuncuların adapte olabildiği, ayrıca performansını yükselten bu yaklaşım bazıları içinse geçerli olmayabiliyor. Özellikle fikstürün sıkışık olduğu bir takvimde oyuncuların yer yer bundan sıkılması da doğal karşılanabilir bir noktada.

Fenerbahçe Beko’yu Şimdi Ne Bekliyor?

Jasikevičius’un kısa vadede kafasındaki oyunu tam manasıyla yansıtması çok zor. Zaten Monaco maçından önce bu durumu vurgulamıştı. Ne var ki Monaco ve Türk Telekom maçlarında değişikliğinin verdiği enerji ve taktiksel dokunuşların sonuç vermesiyle takım daha sağlam bir görüntü çizdi. Kaptan Melih Mahmutoğlu’nun Türk Telekom galibiyeti sonrasında söylediği şeyler aslında her şeyin özeti niteliğinde: “Bugün herkes oynayan oyuncuların ne kadar keyif aldığını görmüştür. Galibiyetten daha değerli bir şey bu. Belki de bunu kaybetmiştik. Özellikle Saras’la beraber bugün sahada keyif aldık.”

Demeçten yola çıkarak bazı şeyleri daha detaylandırmak isterim. Öncelikle Melih Mahmutoğlu “Belki de bunu kaybetmiştik.” derken muhtemelen Itoudis ile takımın arasındaki bağın koptuğunu ima etmiş olabilir. Bu elbette basit bir gözlemin sonucu ve takımdan birinin aylar sonra vereceği röportaj her şeyi açıklığa kavuşturacaktır. Gerçek olan şey şu ki takım bazı şeyleri kaybetmişti. Üst üste kritik maçlar kaybedildi, daha kötüsü bu maçların birçoğunu kazanabilirlerdi de. Taktiksel açıdan bu duruma bir cevap da gelmemesi koç için yolun sonu oldu. Aslında saha içindeki problemlere cevap üretebilecek nitelikte biri olduğunu düşünüyorum ancak eğer gerçekten soyunma odasını kaybetmişse koçun yapacağı hiçbir şey durumu daha iyi hale getiremezdi.

Saha içi şeylere geçmeden önce Jasikevičius’un taraftar üzerindeki etkisinden de biraz olsun bahsedelim isterim. Avrupa basketbol tarihinin en önemli isimlerinden biri kesinlikle. Fenerbahçe’deki kariyeri sadece 1 sezon sürse de kazandığı lig ve kupa şampiyonluğuyla taraftarın gönlünde yer edindi. Hatırlanacağı üzere Obradovic ayrıldıktan sonra Fenerbahçe’ye gelişi konuşuluyordu ancak o gün Saras Barcelona’yı tercih etti. 2020 yazında gerçekleşmeyen bu birlikteliğin geç de olsa gerçekleşmesi taraftarı fazlasıyla mutlu etmişe benziyor. Saras’ın taktiksel olarak takıma katabilecekleri bir yana, EuroLeague efsanesi olarak saygınlığı ve Fenerbahçe taraftarının onu çok sevmesi işleri onun adına çok daha kolay hale getirecektir kuşkusuz.

Eleştirilen diğer bir konu da Itoudis’in kadro tercihleriydi ki bu özellikle Sertaç Şanlı üzerinden yapılıyordu. Buna hak verdiğimi söylemeliyim. Papagiannis’in belli bir performans seviyesinde kaldığı denklemde Sertaç Şanlı için ilk 5’e girmek zor olabilir ancak Saras’la daha önce çalışmış olması, son senelerde fazlaca kritik maçta görev yapışı birden bire Sertaç’ı birinci pivot da yapabilir. Elbette Sertaç’ın bunu yapması için daha fazlasını göstermesi lazım ve koçun ona güvendiğini düşünüyorum ki zaten Monaco maçında ilk 5 başlattı. Diğer önemli husus da Tyler Dorsey’yi nasıl kullanacağı. Dorsey’nin kendini göstermesi demek oyunun biraz onun istediği ritimde şekillenmesi demek, bu da Jasikevičius’un çok isteyeceği bir şey olmasa gerek. Itoudis’le çalıştığı sürede Olympiakos’taki kadar kendisini gösteremedi Dorsey, Saras ile göstermesi içinse oyuncunun fedakarlık yapması gerekecektir. Dorsey’nin katkısının artması takım adına önemli çünkü Fenerbahçe’de şutu ondan daha iyi olan biri bence yok.( Wilbekin, Guduric, Hayes-Davis ve Madar da kesinlikle kötü şutör değil ama herkesin formda olduğu senaryoda Dorsey’i daha iyi görüyorum bu konuda.)

Tabii önceki paragrafta bahsettiğim şeylerin de ötesinde takımın Monaco ve Türk Telekom maçlarındaki enerjisini koruması gerekecek. Kötü şut tercihleri, savunma hataları gibi şeyler aslında Partizan, Valencia, Maccabi ve diğer maçların kazanılacakken verilmesine sebep oldu. Saras saha içindeki hatalara en az Itoudis kadar, hatta ondan daha da fazla tepki gösteren biri. Uzun vadede oyuncular üzerinde nasıl etki yapacağını zaman gösterecek. Kısa vadedeyse bu yaklaşımı bence işe yarayacaktır, en azından (her ne kadar çok güçlü olmasa da) Monaco ve Türk Telekom maçları bu hususta bize bir referans oldu. Tüm bunlar olduğunda Fenerbahçe Beko zaten kalitesini yansıtmaya başlar ve eminim ki yenilmesi zor bir takım haline gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir