NAMAĞLUP ŞAMPİYON
2002 yılından bu yana Dünya Kupaları’nda başarıya hasret Alman milli takımının bu turnuvaya başlarken de medyada en fazla yarı final görebilecekleri öngörülüyordu. Turnuvanın ilk maçında, Franz Wagner’in de sakatlanmasından sonra şansları iyice azalmıştı fakat ilk grup maçından itibaren takım oyunu, rol paylaşımları, ribaund eforu ve yıldız oyuncularına verdikleri konfor alanı ile fark yaratarak grup maçlarını üçte üç ile geçtiler.
Grubu lider tamamladıktan sonra Gürcistan ve Slovenya maçlarını nispeten kolay geçirerek çeyrek finalde Letonya ile eşleştiler. 4 maç sonra Franz Wagner’e de kavuşan Almanya maça çok kötü başladı ve momentumu da Letonya’ya bıraktı. Turnuva boyunca müthiş oynayan ve bu maçtan sonra da oynamaya devam edecek Schröder’in Letonya karşısında turnuva tarihine geçecek kadar kötü oynaması da Almanların işini daha da zorlaştırdı. 26 şut kullanarak %15 ile isabet bulan Schröder takımı ne kadar baltalasa da Wagner kardeşler ve Obst’un etkili performansı maçı Almanya’ya kazandırdı.
Yarı finalde bölüm sonu canavarı olarak lanse edilen Amerika ile eşleşen Almanlar’a bahis şirketleri de şans vermiyordu. Öngörülenin aksine panzerler maç boyunca ipleri eline aldı ve özellikle hücumda beklentinin de üstüne çıkmayı başardılar. Tecrübeli koç Herbert, ABD karşısında tam on kişilik bir rotasyon kullandı ve altı oyuncu çift hanelere ulaştı. Almanlar özellikle ofansif ribaundlardaki üstünlükleri, sakatlıktan dönen Franz Wagner’in takıma artan uyumu ve Obst’un muazzam şut performansı ile ABD’yi dumura uğrattılar. Letonya maçında takımı sabote etmeye varacak kadar kötü oynayan Schröder bu maçta ise takım arkadaşlarını çok iyi besledi ve maçı 9 asistle bitirdi.
Finalde Avrupa’nın basketbol ekolü Sırbistan ile eşleşen ve namağlup olan Almanya maç öncesindeki oranlarda az da olsa favori gözüküyordu. Başta Jokic olmak üzere kadroda eksikleri bulunan Sırbistan’ın formu çok iyi başlamadıkları turnuvada ivmelenerek yükseliyordu ve yarı finalde turnuva favorilerinden Kanada’yı maçı domine ederek yenmişlerdi. Final maçı çok dengeli başladı ve bu denge son çeyreğe kadar sürdü. Bogdanovic ve Schröder’in ikili düellosu arasında geçen maç son çeyrekte Almanya lehine kırıldı. Turnuvanın genelinde panzerleri taşıyan Schröder bu maçta da ağırlığını koydu ve muazzam bir son çeyrek performansı çıkarttı. Son çeyrekte üst üste boş şutlar da kaçıran Sırbistan’ın direnci iyice kırıldı ve Almanya maçı 83-77 kazanarak tarihlerinde ilk kez Dünya Kupası’nı kazandı. Turnuvanın MVP’si Dennis Schröder ve final maçının MVP’si ise Franz Wagner oldu.

MVP Schröder
O daha çocukken ölen babası Alman, annesi ise Gambiyalı olan Braunschweig’li bu çılgın çocuk sporculuk kariyerine aslında futbolla başlamıştı. Lise yıllarında basketbola olan yeteneği de keşfedilen Dennis 17 yaşında profesyonel oldu ve Phantom Braunschweig’in alt takımında oynamaya başladı. Atletik yetenekleri ve çevikliğiyle fark yaratarak hızlıca A takıma da yükseldi ve 2013 NBA draftında 17.sıradan seçildi. Çalkantılı ve kötü geçen çaylak sezonundan sonra kendini ivmeli olarak geliştirerek 2017 yılında 4 senelik 60 milyon dolar değerinde kontrat aldı. Her zaman kendini olduğundan daha yetenekli gören ve bu özelliği sebebiyle beklenenden ya çok iyi ya da çok kötü performans veren Schröder’in son yıllarda sürekli takım değiştirmesi ve oyun istikrarı yakalayamaması ligdeki itibarını çok fazla zedeledi. Liderlik zaafları ve takımdaki ipleri ele alamaması da bir guard olarak onun en büyük eksikliklerindendi fakat Almanya milli takımıyla oynadığında işler tam tersine dönüyordu. Genelde Almanya’da onun yeteneğine yakın oyuncu olmamasından dolayı burada istediği konforda oynayan Schröder bu turnuvada da aynı bu şekilde oynadı ve yıllarca verdiği çabanın da karşılığını almış oldu. Tabii, Bertans o şutu soksaydı şu anda çok farklı bir durumda bu yazıyı yazıyor da olabilirdik…

Wagner Kardeşler
Gasol ve Hernangomez kardeşlerden sonra NBA’in yeni Avrupalı kardeşleri Wagnerler oldu. İkisi de şu anda NBA’de Orlando Magic formasını terletmekte ve çok zıt iki karaktere sahipler. Ağabey Moe daha agresif ve duygularıyla hareket ediyorken küçük kardeş Franz ise daha çok soğukkanlılığı ve tekniğiyle öne çıkıyor. Ayrıca bu iki kardeş arasında çok büyük de yetenek farkı var, Franz’ın Schröder’den sonraki dönemde Almanya milli takımının yeni yüzü ve lideri olması bekleniyor. NBA’de ikinci sezonunu geçiren Franz sezonu 18.6 sayı 4.1 ribaund 3.5 asist ve çok verimli yüzdelerle bitirdi. Bu turnuvada sakatlığı sebebiyle dört maç kaçırsa da önümüzdeki sezon olimpiyatta ona çok fazla iş düşecek.

Sniper Obst
Andreas Obst, Avrupa’da hatta kendi takımı Bayern’de bile çok fazla öne çıkamazken son iki turnuvadır Almanya’nın şut problemine adeta ilaç oluyor. Çeyrek finaldeki Letonya maçı ve yarı finaldeki Amerika maçında gösterdiği performansla bu şampiyonluğun en kritik isimlerinden oldu. NBA scout’larının ilgisini çekti mi bilemiyoruz ama özellikle Amerikalı basketbol severlerin sosyal medyada Obst’a ilgisi çok fazlaydı.

GENİŞ ROTASYON
Beş oyuncunun çift hane ve üzeri, yedi oyuncunun da yedi sayı ve üzerinde oynadığı turnuvada özellikle uzun rotasyonundaki çeşitlilikle panzerler büyük fark yarattı. Yeri geldiğinde açık saha yeri geldiğinde yarı saha basketbolu oynayan, guard’ların kombo guard olarak oynayabildiği, Bonga, Moritz ve Theis gibi oyuncularla gerektiğinde sertlik de ortaya koyabilen namağlup Almanya her rakibe karşı farklı oyun oynayarak rakiplerin de onlara karşı hazırlık yapmasını zorlaştırdı.
KURT HOCA
İsmi, mizacı ve tavırlarıyla tanımayan herkesin ilk bakışta Alman sanabileceği 64 yaşındaki Finlandiya asıllı Kanadalı Gordon Herbert hoca otuz yıllık basketbol koçluğu kariyerinin belki de en başarılı üç yılını Almanya milli takımı çatısı altında geçirdi. Biraz oldschool alışkanlıkları sebebiyle zaman zaman oyuncularla(özellikle Schröder) ufak tefek sıkıntılar yaşasa da bu takımı çok iyi idare ediyor. 2022’deki bronz madalyanın ardından bu yıl da CV’sine altın madalyayı da ekleyen Herbert hocayı daha uzun yıllar bu takımın başında göreceğiz gibi.

Son söz: Yükselen Alman basketbolu
Üst üste iki turnuvada madalya kazanan Almanya, hem kulüp hem milli takımlar düzeyinde son yıllarda çok iyi idare ediliyor. Wagner kardeşler, Bonga, Theis, Schröder ve Kleber gibi son yıllarda çok fazla oyuncuyu NBA düzeyinde rekabetçi ortamlarda da seyrediyoruz. İyi bir koça ve jenerasyona sahip olan Almanlar önümüzdeki yıllarda bir iki oyuncu daha çıkartabilirse uzun yıllar turnuvalarda madalya adayı olacaktır.
Efe YAŞAR